Eğitim-İş 17. yaşını kutladı
- Sendikalarının 17. kuruluş yılını düzenledikleri programla kutlayan Eğitim-İş Kastamonu Şubesi’nin Başkanı Ahmet Tevfik Bal, eğitimin bir ülkenin geleceği olduğu hatırlatmasını yaptı ve bu doğrultuda 2 Kasım’da gerçekleştirme kararı aldıkları uyarı eylemi için duyarlı kamuoyundan destek istedi.
• Bal, Eğitim- İş’in öncülüğünde sendikalar bir araya geldiler ve birtakım uyarı eylemleri yapacaklar. 2 Kasım’da da iş bırakma eylemi yapacaklar. Bu Türkiye’nin emek tarihinde çok önemli bir olay. Bunun için eğitimci olmayan duyarlı kamuoyunun da desteğini bekliyoruz. Çünkü eğitim bir ülkenin geleceğidir. Öğretmenler huzurluysa eğitim sistemi yürür. Bunun için biz sadece eğitim çalışanlarının değil, duyarlı olan tüm toplum kesimlerinin de desteğini bekliyoruz. Bu gelecek için de bir gösterge olacak” dedi.
Eğitim-İş’in kuruluşunun 17. Yılı kentimizde de şube yönetiminin düzenlediği programla kutlandı.
Kutlama programı, şube başkan ve yöneticilerinin Atatürk ve Şehit Şerife Bacı Anıtı’na çelenk sunumuyla başlayıp Penbe Han’daki toplantı ile devam etti.
Eğitim İş Şube Başkanı Ahmet Tevfik Bal, Bartın Amasra’da meydana gelen maden kazası sebebiyle üzüntülü olduklarını belirterek yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“41 vatandaşımızın hayatını yitirmesi hepimizin derinden üzdü, işçilerimize Allah’tan rahmet ailelerine ve Türk milletine başsağlığı diliyoruz.
Dünyada birçok ülkede kömür madenciliği yapılıyor ancak dünyada bu tip çok sayıda ölümlü maden kazaları olmuyor. Maalesef Türkiye’de Soma, Ermenek gibi facialar hepimizi derinden üzdü. Bunun nedeni nedir? İnananlar için kaza ve kader var, bunu tartışmıyoruz. Ancak açık bir gerçek var ki Türkiye’de maalesef insan hayatı sudan ucuz.
Teknolojiye, can güvenliğine, iş güvenliğine yatırım yapılmıyor. Ucuz iş gücü, canı pahasına acımasızca insanlar sömürülüyor. Günümüzün teknolojinin ulaştığı aşamada, bu tip olayları engellemek mümkün ancak böyle olmaması Türkiye’de bu tip olayların hala yaşanıyor olması, Türkiye’de emekçiye, çalışana bir değer verilmemesinin göstergesi. Burada sendikaların da önemli bir rolü olduğunu anlıyoruz. Sendika sadece işveren ile ücret pazarlığı yapan bir örgüt değildir. Aynı zamanda temsil ettiği çalışanların, çalışma koşulları üzerinde de söz sahibidir. Sayıştay’ın raporuna rağmen Amasra Taşkömürü Kurumu’nda bir önlem alınmadıysa, bu konuda sendika gerekli tepkiyi göstermeliydi. Ancak gösterdi mi, göstermedi mi, yetkililer kulak astılar mı, asmadılar mı bilmiyorum. Sendika gerçekten dirayetli olabilseydi bu kaza önlenebilirdi. Umarım bu olaylardan ders çıkartırız ve bir daha böyle acı olayları ulus olarak yaşamayız.”
Ahmet Tevfik Bal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Eğitim İş 2005 yılında kurulduğunda, üye sayısı 100 bini aşan 3 sendika vardı. O zaman bize soruyorlardı ‘Neden Eğitim-İş’i kurdunuz?’ diye. Eğitim İş’i kurduk çünkü Cumhuriyet değerleri, kazanımları, Atatürk’ün ilkeleri, devrimleri sahipsiz kalmıştı. Bugün de bir dostumuz sohbet ederken sordu, ‘Atatürk anıtına niçin Eğitim İş’ten başka sendika çelenk koymuyor?’ diye. Bu soruya herhalde hepimizin vereceği cevap şu: ‘Eğitim İş’ten başka Atatürk Cumhuriyeti konusunda duyarlı başka bir sendika yok.’ Bunun dışında sendikalar siyasi liderlerin, siyasi partilerin kontrolüne girdi. Onların ‘otur’ demesiyle oturuyor, ‘kalk’ demesiyle kalkıyor. Şube yöneticilerinden genel merkez yöneticilerine kadar kimin aday olacağına, kimin seçileceğine o sendikanın üyeleri değil dışarıdan birileri karar veriyor. Dolayısıyla bu sendikalar da üyelerinin çalışanlarının gerçek anlamda temsilcileri gibi davranmıyor. Bu durumda gerçekten bağımsız, Türkiye Cumhuriyeti’ne, Atatürk’e, Atatürk ilke ve devrimlerine, bilimsel laik ve demokratik bir eğitime sahip çıkacak ve aynı zamanda örgütlü olmak görevini yapacak bir örgüte ihtiyaç vardı. Eğitim İş bunu gördü ve kuruldu.”
Eğitim İş’in mücadeleci bir çizgi izlediğini de ifade eden Bal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Artık geldiğimiz son aşamada da Eğitim-İş’e ciddi bir yöneliş başladı, bu 17 yıllık mücadelenin sonucu. Aynı zamanda ülkemizde emekçiler açısından bıçak kemiğe dayandı. Enflasyonun yüzde 100’ün üzerinde olduğu bir ortamda imzalanan toplu sözleşme hiç kimseyi tatmin etmedi. Çalışanların, ekonomik hakları günden güne geriliyor. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de öğretmenlere danışmadan, görüşleri alınmadan Öğretmen Meslek Kanunu diye bir kanun çıkardılar. Bu gerçek anlamda bir meslek kanunu değil, bunu herkes biliyor. Bir buçuk sayfalık bir kanun meslek kanunu olamaz. Bu meslek kanunu, öğretmenleri, nitelikli öğretmen ve niteliksiz öğretmen gibi ayırmanın bir aracı haline gelmiştir. Öğretmenlerin özlük haklarını iyileştirmek, toplumdaki saygınlıklarını artırmak yerine öğretmenleri ücretlerini artırmak için sınava giren insanlar durumuna itiyor. Bu, mesleğimizi bölen, aşağılayan bir kanun. Bu yasanın çıkarılması gerektiği konusunda tek mücadele veren sendika Eğitim-İş Sendikası. Diğer sendikalar, öğretmenlerin tepkisi sonrasında sınava karşıymış gibi, yasaya karşıymış gibi davranmaya başladılar, ama ne yazık ki büyüklükleri yaptıkları işten dolayı değil, üye sayıları olmasından dolayı. Büyük dediğim sendikalar, hâlâ emekçileri oyalama peşinde.”
Eğitim-İş ve örgütlü sendikaların 2 Kasım’da iş bırakma eylemi yapacağını belirttiği konuşmasını şöyle tamamladı:
“Eğitim-İş bu konularda öncülük yaptı ve iki gün önce örgütlü sendikaların katıldığı toplantı yapıldı. Bu toplantıda yasanın değiştirilmesi, eğitim çalışanlarının özlük haklarının iyileştirilmesi, sosyal devlet olmanın gereği olarak öğrencilerimize beslenme, eğitim konularında destek olunması, torpilin kaynağı olan mülakatın kaldırılması, aynı işi yapan eğitim çalışanları arasında farklılık yaratılmaması amacıyla Eğitim- İş’in öncülüğünde sendikalar bir araya geldiler ve birtakım uyarı eylemleri yapacaklar. 2 Kasım’da da iş bırakma eylemi yapacaklar. Bu Türkiye’nin emek tarihinde çok önemli bir olay. Bunun için eğitimci olmayan duyarlı kamuoyunun da desteğini bekliyoruz. Çünkü eğitim bir ülkenin geleceğidir. Öğretmenler huzurluysa eğitim sistemi yürür. Bunun için biz sadece eğitim çalışanlarının değil, duyarlı olan tüm toplum kesimlerinin de desteğini bekliyoruz. Bu gelecek için de bir gösterge olacak. Eğitim İş’in üye sayısı geçen yıldan bu yana ciddi şekilde arttı. Bu artış devam ediyor. Eğitim İş yakın bir gelecekte, eğitim emekçileri sendikal hareketinin yüz akı olacak. Buna katkıda bulunan, üye olan, sizler gibi her şekilde destek veren bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Umarım önümüzdeki yıl dönümlerinde daha cesur, daha mutlu ortamlarda kutlamalar yaparız.”
Penbe Han’daki programın devamında Eğitim İş Kastamonu Şube Başkanı Ahmet Tevfik Bal ve Atatürkçü Düşünce Derneği Kastamonu Şube Başkanı Ülker Yavuzoğlu tarafından, Ali Fuat Darende İlkokulu’ndan emekli öğretmen Yaşar Ezer ve Tosya İlkokulu’ndan emekli Şevket Onur’a plaket sunumu gerçekleştirildi. Cengiz MUHZİROĞLU