Kastamonu Gastronomi Festivali’nin (Kastrofest) gerçekleşmesinde öncü olan Dünya Mirası Kastamonu İnisiyatifi grubu adına festivalin açılış konuşmasını gerçekleştiren Gülsen Kırbaş, “Kastamonu, yemek kültürünün başkentidir. Bu payeyi hak ettiğimizi biliyoruz, herkes de bilsin istiyoruz” dedi.
Kastamonu’nun gastronomik değerlerinin gizli bir hazine olduğunu da söyleyen Gülsen Kırbaş, “Kastamonu’nun gizli bir hazine gibi bağrında sakladığı gastronomik değerleri, kuşaktan kuşağa aktarılagelmiş beslenme alışkanlıkları ve mutfak gelenekleri, hala yüzde yüze yakın bir oranda iyi tarımla elde edilen, hormonsuz, ilaçsız doğal ürünleri, günümüzün vahşi endüstriyel ve suni beslenme ortamında adeta bir mücevher saflığında ortaya çıkıyor ve hepimizi cezp ediyor” diye konuştu.
Kastamonu’da yaşayan bir insanın endüstriyel gıdalar konusunda biraz bilinçli davrandığı takdirde, bundan 100 yıl öncesinde olduğu gibi tamamen saf ve doğal beslenebileceğini de söyleyen Gülsen Kırbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kastamonu mutfağının, gıdalarının, tarımının, ürününün değeri burada başlıyor. Farkı da buradan doğuyor. Ve biz bu farkı anlatmak istedik. İstedik ki insanlar gelsinler Kastamonu’ya, nasıl doğal ve sağlıklı beslenileceğini görsünler. Yüzlerce yıl önceki usullerle ve tariflerle yemek yapıldığına şahit olsunlar, bu kadim mutfağı tanısınlar. Doğanın bahşettiklerini, nasıl birbirinden leziz tariflere dönüştürmeyi becermiş Kastamonu insanı görsünler. İşte bu festival bunları anlatacak.
Festivalde sergilenen mutfak gereçleri zengin bir kültürü seriyor gözlerimizin önüne. İncelmiş bir zevki, çeşitlenmiş bir mutfak ve menü yelpazesini. Pastırmayı bu kadar güzel olgunlaştıran ve bu kadar ince kesen bir kültür, sığ bir kültür olamaz. Hamuru 80 kat açan bir kültür yüzyılların imbiğinden süzülüp gelmiştir.
Kastamonu, yemek kültürünün başkentidir. Bu payeyi hak ettiğimizi biliyoruz, herkes de bilsin istiyoruz.”