Dünyadaki her çocuğun kalbi yarın bir başka kıpır kıpır atacak, hayatlarının en ilk ve son kahramanına “yarım elma, gönül alma” hediyelerini sunarlarken…
Bir öpücük yetecek de artacak sırtlarında koca dünyayı severek taşıyan annelerin tüm yorgunluğunu almaya.
Zengin ya da yoksul, kentli ya da köylü, okumuş yahut imkan bulamamış, Türk veya Alman farketmez…
Her annenin mesleği aynıdır; çocuklarını iyi bir insan olarak yetiştirmek.
Anadolu deyimiyle izah edersek…
Analar adam eder adamı.
Ha adam olamamışsa…
Kabahat anada değil, anasını dinlemeyen evlatta.
Malikaneden gecekonduya kadar…
Her anne kendi evinin kahramanıdır.
İnsan üstü bir gayretle çalışır…
Gündüzünü gecesine katar, karanlık gökyüzünü her sabah beyaza boyar.
Yeri gelir küçücük mutlulukları birbirine ekleyerek evinin çatısına rengarenk bir gökkuşağı dikecek kadar usta bir terzidir terzi olmasına da, kendi söküğünü bir türlü dikemez ne var ki…
Kederini, acısını, derdini hep içine akıtır.
Anneler ağlamaz…
Konu evlatları olmadığı zaman.
Hele bir yavrusunun ayağına diken batmaya görsün…
Dünyanın yekun barajları az gelir bir annenin gözyaşını zaptetmeye.
Yarın Anneler Günü…
Kalbi bayram.
Ey evlatlar hepimiz için şans…
İlk ve son kahramanlarımızı ellerinden doya doya öpüp, şükran gözyaşlarımızı yanaklarından akıtmak için.
Not: “Kastamonu müze kent olmalı mı?” diye sormuştum önceki gün…
Vali Vekili Yaşar Karadeniz imzalı Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yazılan talep yazısına rastgelince, sorduğum sorunun müsbet yönde bir cevapla yanıtlanacak olması yönünde umudum arttı.
Vali Vekili Yaşar Karadeniz, restore edilerek kültürel faaliyetlerde kullanılması amacıyla hizmete sokulan Saray Hamamı’nın edebiyat müzesi olması için Bakanlığa başvuruda bulundu…
Kabul edilirse ülkemizdeki 5’inci edebiyat müzesi olacak Saray Hamamı.
Müzeye ilimizin bağrından çıkan bir edebiyatçının adının verilmesiyle…
Ahde vefanın müzesini de kurmuş olacağız bu sayede.