Erdoğan, Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda, AK PartiKastamonu 6. Olağan İl Kongresinde, partililere hitap etti.
Konuşmasına “Yaklaşık 10 aylık bir aranın ardından bugün bir kez daha sizlerle beraberiz. 16 Nisan halk oylamasında yüzde 65 ile cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine ‘evet’ diyen tüm Kastamonulu kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum.” diyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, salona gelmeden önce dışarıda bekleyen vatandaşlara seslendiğini belirtti.
Erdoğan, 2019 yerel seçimleriyle, kasım ayındaki cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleriyle Türkiye’nin yeni bir döneme gireceğini ifade ederek, işte bu kongrenin, bütün o seçimleri idare edecek ekibin iş başına geleceği kongre olduğuna işaret etti.
Çanakkale’den Kurtuluş Savaşı’na kadar, ülkenin ihtiyaç duyduğu her yerde tüm gücüyle ve imkanlarıyla, en önemlisi canıyla mücadelenin en önünde yer alan Kastamonu‘ya da bunun yakıştığını vurgulayan Erdoğan, Kastamonu‘nun kadınlarının da en az delikanlıları kadar cesur olduklarını daima ispatladıklarını belirtti.
Erdoğan, 15 Temmuz gecesi Kastamonulu Ayşe Aytaç’ın da darbecilerin uçaklarına, tanklarına, helikopterlerine, mermilerine aldırmadan, İstanbul’da sokağa çıktığına ve Boğaziçi Köprüsü’nde şehadet mertebesine eriştiğine dikkati çekti.
– “Ya sen ne cins adamsın be”
“Anamuhalefetin, maalesef bugün başındaki zatın, bu köprüde şehit edilen 34 vatandaşımızın değil de, onları alçakça şehit eden katillerin yanında saf tuttuğunu görüyoruz.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Hale bak ya. Çıkıyor ne konuşuyor? Söylediği şeye bak, ‘tek tip elbiseyle’ ilgili. ‘Onların yakınları yok mu, onları o halde gördükleri zaman ne yapacaklar, üzülmeyecek mi, şöyle olmayacak mı, böyle olmayacak mı?’ Ya sen ne cins adamsın be. Sen, benim 251 şehidimin yakınlarını düşünmüyorsun, sen benim 2 bin 193 gazimin yakınlarını düşünmüyorsun. ‘Onların acaba yakınları, evlatları, kardeşleri şehit olduğu zaman ne yaptılar, ne yapıyorlar’ diye soruyor musun? Bunu düşünüyor musun? Yok.
Niye düşünsün ki. 15 Temmuz gecesi, saat 23.17, havalimanına gelip oradan Bakırköy’deki belediye başkanına gidip, onun evinde istirahate çekilip, orada kahvesiyle beraber televizyondaki darbeyi seyreden bir adamdan başka ne bekleyebilirsiniz? Ve utanmadan bir de şunu söylüyor, ‘Cumhurbaşkanı bana haber verseydi, ben onu beklerdim.’ Ben haberi verdim, ben haberi tüm milletime verdim. Biz, telefonlarla haberi verdiğimizde on binler, yüz binler meydanlara yürüdü.”
– “Sende böyle bir karakter, böyle bir cibilliyet yok ki”
Erdoğan, 15 Temmuz gecesi İstanbul Atatürk Havalimanı’na uçakla indiğinde on binlerin orada olduğunu belirterek, “Ama sen öyle bir tipsin ki, geliyorsun orada o on binleri görüyorsun, onların arasında tankların sorumlularıyla görüşmeler yapıyor senin ekibin, heyetin. Anlaşıyorsun ve oradan kaçıp Bakırköy’e geliyorsun. Bu karakter meselesi, karakter, bu cibilliyet meselesi, cibilliyet.” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun bir başka yalan söylediğini de ifade eden Erdoğan, “Nedir o? ‘Darbe olsa bunun karşısına ben dikilirim’ diyorsun. Sevsinler seni, neye dikiliyorsun, sende böyle bir karakter, böyle bir cibilliyet yok ki. İşte her şey ortada, ispat ortada, kaçtı gitti. Ve seni milletim iyi tanıyor. Nasıl yalancı olduğunu çok iyi biliyor benim milletim. Hayatın bu.” dedi.
Erdoğan, Suriye halkının kendi iradesine sahip çıkmak için başlattığı mücadelenin, terör örgütleri ve onları destekleyen güçler eliyle büyük bir felaketle neticelendiğini belirtti.
Benzer durumla Irak’ta da karşılaşıldığına işaret eden Erdoğan, coğrafyanın kadim bölgesinin ve şehirlerin yerle yeksan edildiğini ifade etti.
“Halep’in, Kerkük’ün acısı hala tüm canlılığıyla yüreğimizdedir.” diyen Erdoğan, Suriye halkına, önce kendi vatandaşlarına devlet terörü uygulayan zalim yönetimin baskısıyla daha sonra DEAŞ zulmüyle şimdi de PKK’nın uzantısı örgütler eliyle kan kusturulduğunu vurguladı.
“Nasıl olur da Bay Kemal’in kayığına binersiniz”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kastamonu il kongresinde yaptığı konuşmada, “Tuhaf kampanyalar başlatıldı. Hatta içimizden bazıları da bu kampanyaya katıldı. Tabi üzüldük. Yapmamaları gerekirdi. Ama o katılanların ne yazık ki 16 Nisan’da da aynı kampanyaya katıldığını görüyoruz. 16 Nisan’da da bugün bu kampanyaya katılanlar o zaman evet demediler, hayır dediler. Niye onlar bu işleri çok iyi biliyorlar. Biz bir yolda aynı dava arkadaşı değil miyiz? Gönüldaş değil miyiz? Nasıl oluyor da bir anda af edersiniz gidip Bay Kemal’in kayığına biniyorsunuz” diye tepki gösterdi.
AK Parti Kastamonu 6. İl Kongresi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son KHK ile ilgili yaşanan tartışmalara son noktayı koydu. Türkiye’nin içerideki ve dışarıdaki sorunlarına çareler ararken birilerinin de suni gündemler peşinde olduğunu ifade eden Erdoğan, “Biz Türkiye’nin içeride ve dışarıda karşılaştığı tüm sorunlara çareler ararken birileri de ısrarla suni gündemler peşinde oluyor. Bunun son örneğini geçtiğimiz günlere yaşanan kanun hükmünde kararnamede yer alan bir düzenlemede yaşadık. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından o gece yaşanan hadiselerin ve yürütülen mücadelenin hukuki alt yapısını oluşturmak için pek çok KHK’yi ve bazı kanunlar çıkardık. 27 Temmuz 2016 tarihinde bir KHK çıkarmışız. Bu kararname ile darbe girişimi ve bunun devamın niteliğindeki olaylarda görev alan kamu görevlilerinin vazifelerini yerine getirirken aldıkları kararlar ve eylemlerinin hukuki, mali, ve idari cezi sorumluluk doğurmayacağı hükmünü o zaman getirmişiz. 15 Temmuz’dan iki hafta sonra. Üstelik bu kararname mecliste de görüşülerek yasalaşmıştır. Tüm milletvekillerinin bundan ayrıntılı bilgisi var. Benzer ifadeler yine 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili şehitlik, gazilik, tazminat konularını düzenleyen çeşitli KHK’larda da ayrıca yer almıştır. Daha sonra aynı hükümleri içeren düzenlemeye 15 Temmuz’da kahramanca ve cesaretle darbecilere cesaretle karşı koyan sivil vatandaşlarımız için de ihtiyaç duyulduğu görülmüştür” dedi.
Son KHK ile tuhaf kampanyaların başlatıldığını ve içlerindeki bazı dava arkadaşlarının da bu kampanyaya katıldığını ifade eden Erdoğan, “Yayınlanan son Kanun Hükmünde Kararnamede ile daha öncekilerinin aynısıyla bir düzenleme yapılmıştır. Her nedense büyük bir gürültü koparılmıştır. Bana göre bir gürültü değil bunu da söyleyeyim. Tuhaf kampanyalar başlatıldı. Hatta içimizden bazıları da bu kampanyaya katıldı. Tabi üzüldük. Yapmamaları gerekirdi. Ama o katılanların ne yazık ki 16 Nisan’da da aynı kampanyaya katıldığını görüyoruz. 16 Nisan’da da bugün bu kampanyaya katılanlar o zaman evet demediler, hayır dediler. Niye onlar bu işleri çok iyi biliyorlar. Biz bir yolda aynı dava arkadaşı değil miyiz? Gönüldaş değil miyiz? Nasıl oluyor da bir anda af edersiniz gidip Bay Kemal’in kayığına biniyorsunuz” dedi.
“Çünkü birilerinin zil takıp oynamasına vesile oldukları için yazıklar olsun”
Beklenmeyen gelişmeler yaşandığını ifade eden Erdoğan, “Özellikle CHP’nin bazı milletvekilleri her türlü terbiye, ahlak ve haysiyet çizgisinin dışına taşan sözlerle güya hükumete ama asıl milletimize hakaret etmiştir. Hele hele ana muhalefetin bir Muğla vekili var ki terbiyesiz, ahlaksız burada tekrarlamaktan haya edeceğim, utanç duyacağım ifadelerle benim milletime saldırmıştır. Üstelik de güya hukukçu olan bu kişi şu ana kadar çıkan hiçbir KHK’yı okumamıştır. Şimdi buna dava açmaları lazım. Mecliste görülen yasadan da haberi yok. Çünkü aynı ifade hepsinde de var. Cehalet paçalarından terbiyesizlik, bunların suratından akıyor. Partisinin başındaki zata özenmiş olacak ki bu şekilde ortaya atılıp milletimize saldırma cüreti gösteriyoruz. Biz bunların, tıynetini, cibilliyetine çok iyi bildiğimiz için yaptığı açıkçası terbiyesizliğe şaşırmadık. Bizi şaşırtan hiç beklemediğimiz bazı gelişmeler. Yazıklar olsun. Biz fazla bir şey söylemeyeceğiz. Ama lütfetsinler de bunu da söyleyelim. Çünkü birilerinin zil takıp oynamasına vesile oldukları için yazıklar olsun. Eğer onlar zil takıp oynuyorsa herhalde iyi yolda değilsiniz” şeklinde konuştu.
Erdoğan, Türkiye’de 3 milyonun üzerinde Suriyeli sığınmacının misafir edilerek, çekilen acının bir nebze azaltılmaya çalışıldığını söyledi. “Bülbülü altın kafese koymuşlar, ille vatanım demiş.” sözünü hatırlatan Erdoğan, Suriyeliler için en doğrusunun kendi vatanlarına dönmelerinin sağlanması olduğunu dile getirdi.
– “Sınırlarımızın ötesini güvenli hale getireceğiz”
“İnşallah o günler de gelecektir, çok yakındır.” ifadesini kullanan Erdoğan, güvenli hale getirilen Cerablus, El Bab arasındaki bölgeye şu ana kadar 100 bine yakın Suriyelinin geri dönerek evlerine kavuştuğunu aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2 bin kilometrekarelik bir alanın kontrol altına alındığını bildirerek, şöyle devam etti:
“İdlib bölgesindeki operasyonumuzu tamamlamamız ile birlikte buraya da önemli bir geri dönüş olacağını düşünüyoruz. Aynı şekilde Afrin’i ve Münbiç’i teröristlerden arındırdığımızda buraların asıl sahibi olan kardeşlerimiz, evlerine yeniden kavuşacaklardır. Ardından Tel Abyad ve Resulayn’dan başlayarak, tüm sınır bölgelerimizi güvenli hale getireceğiz. Çünkü sınır bölgelerimiz, bir terör koridoru olarak bize tehdit oluşturuyor. Hiç kimse bize sadece Kilis’te şehir nüfusunda daha fazla bir sığınmacı barınırken, sınırın karşı tarafındaki güçlerin terör örgütü olmadığını iddia edemez. Madem Suriye’de her şey güllük gülistanlık, 3 milyonun üzerinde insan niye bizim topraklarımızda yaşamaya devam ediyor? Çünkü biz de bu insanlar da biliyor ki sınırın öte tarafında sadece örgüt isimleri, sadece örgüt işaretleri değişiyor, zulüm baki. Dün zalimin adı rejimdi, dün zalimin adı DEAŞ’tı, bugün zalimin adı YPG/PYD’dir. Biz DEAŞ’a ne yaptıysak bu örgüte de aynısını yapacak ve mutlaka sınırlarımızın ötesini güvenli hale getireceğiz.”
Spor salonunda bulunan bazı vatandaşların, “Sağlık meslek haklarını geri istiyor.” sloganlarının ardından Erdoğan, “Sizin hakkınızı bizim hükümetimiz asla vermemezlik yapmaz.” karşılığını verdi. Sağlık meslek liselerinden mezun olanların önünün açık olduğunu belirten Erdoğan, bunda da endişe duyulmaması gerektiğini söyledi.
– “Sadece ve sadece icraata, uygulamaya bakacağız”
ABD’nin PKK/PYD’ye silah yardımını eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Artık bir şey bizi özellikle rahatsız ediyor, yüzümüze başka konuşulmasından, gözümüzün önünde başka işler yapılmasından bıktık, usandık. Dürüst olun, dürüst. Yok, bunlarda dürüstlük yok. Ne diyor Akif, ‘Sözleriyle özleri arasında benzerlik olmayanlar.’ İşte bunlar o. Bunlar bize çok zaman kaybettirdi. Bizzat şahsıma bölgedeki örgütlere silah verilmeyeceği söylendiği günden beri yüzlerce tır değil, 4 bini aşkın tır, silah yüklü, zırhlı taşıyıcı yüklü. Bunlar Suriye’de sınırlarımız boyu dağıtılmakla kalmadı, bir de önümüzdeki yılın bütçesine bu iş için ödenek konuldu.
Aldığı bu destekten dolayı şımaran bölücü terör örgütünün azgınlığı her geçen gün artıyor. Dolayısıyla artık sözün bittiği yerdeyiz. Bundan sonra sadece ve sadece icraata, uygulamaya bakacağız. Biz Suriye’de, Rusya ve İran’la nasıl çalışıyorsak Amerika ile de aynı şekilde çalışmak istiyoruz. Sorun Amerika’nın bizimle çalışmak isteyip istemediğidir. Şayet Amerika bizimle çalışırsa memnun oluruz. Birlikte neler yapabileceğimize bakarız. Bize bir adım atana, biz misliyle mukabele etmekte çekinmeyiz. Esasen aramızda çözemeyeceğimiz hiçbir sorun da yoktur. Biz Amerika ile NATO’da beraberiz, stratejik ortağız ama stratejik ortağın ile hareket etmeyeceksin, terör örgütleriyle bir başka terör örgütüne karşı savaşacaksın. Böyle bir şey olabilir mi?”