Gastronomi Turizmi, Bölgeye özgü yemeklerin sunumu, bölgeye ait kültürel kimliği ve mirası yansıtmakta böylece yerel destinasyonlar için rekabet avantajı sağlamakta etkili bir turizm dalıdır. Artık seyahat edenlerin yeme içmeye daha fazla ilgili olmalarından dolayı gastronomi turizmi adından daha çok söz ettirmeye başlamıştır.
TÜRSAB’ın Gastronomi Turizm raporuna göre Turistlerin % 88,2’si “Destinasyon seçerken yemek çok önemli” diyormuş ve ayrıca aynı rapora göre Turizm gelirlerinin 5’te biri yeme-içmeden geliyormuş.
Gastronomi turizminin artık önlenemez ve haklı bir yükselişi vardır.
Bu rapora göre yemekte ne tescil başvurumuz vardır ne de tescilli yemeğimiz bulunmaktadır. Birde Türk Patent Enstitüsü’nden coğrafi işaret içinde başvuruda bulunmuş ve başvurunun sonuçlarını bekleyen gıda ürünü sayısı 185. Kastamonu hariç birçok il yemeğinin coğrafi işaretlerle tescillenmesini bekliyor. Bizim var mı? Bütün bu çalışmalarda biz var mıyız rastlayamadım gözümden kaçtı ise herkesten özür dilerim.
TÜRSAB’ın Gastronomi buluşmalarının bu seneki ilk ayağının Kastamonu’da yapılması çok önemlidir.
Turizm adına, tüm konuşmacıların yaptığı konuşmaların altına da kalın bir şekilde imzamı atarım ancak 812 adet yemek çeşidimizin olup bunlardan sadece bir iki klasikleşmiş yemekler dışında yemeklerin olmadığı ve yöresel yemeklerin yapıldığı restoranların birkaç işletmeden ibaret olduğu söylemine katılmıyorum. İşletmelerin hiçbirinin bu kadar yemek çeşidini bir arada yapması ve sunması mümkün değildir.
13-15 Mart 2017 tarihlerinde yapılan bu Kastamonu Gastronomi Buluşmasında sadece anlamakta zorlandığım birkaç konuya değinmeden de geçemeyeceğim.
Bu buluşma neden 15 Mart’ta Ankara’da başlayan Kastamonu günleri ile aynı haftaya denk getirilmiştir. Kastamonu günlerine iştirak edecekler zaten 1 veya 2 gün önceden gitmek zorundadırlar. Üstelik Turizm haftası ile ilgili toplantıda bu buluşma gününde yapılmıştır.
Yöresel yemekler yapan ve bu konuda ön plana çıkmış olan işletmeler ile bu Gastronomi buluşması için daha önceden bir araya gelinmiş toplantı yapılıp görüş alışverişinde bulunulmuş ve ortak bir karar alınabilmiş midir?
Turizmin Kastamonu’ya gerçek anlamda fayda sağlayabilmesi ve ben değil biz olabilmek için artık ortak somut adımlar atılması gerekmektedir. Var olan potansiyeli daha iyi değerlendirebilmek adına herkesin bu işte bir şekilde sorumluluk alabilmesi gerekmektedir.
Toplumun tüm kesimleriyle turizm olayını sahiplenmesi gerekiyor.
Bizim birlikte olmak beraber hareket etmek ve taşın altına hep birlikte elimizi koymak konusunda nedense bazı sıkıntılarımız var.
Bir de her sene öyle veya böyle Kastamonu’ya gelen TÜRSAB Heyetine, satın aldıkları ve restore edilen konaklardan birini işletmek üzere ücretsiz olarak vermeyi teklif ederek tam bir gol pası veren Sayın Tahsin Babaş’ın bu pasının TÜRSAB tarafından nasıl değerlendirileceği, nasıl bir geri dönüş olacağı tam bir merak konusu.
Ya gol olacak ya da bu da mı gol değil hakim bey diyerek başka baharlarda yeni buluşmalarda bir arada olabilmek adına bireysel olarak var olan işlerimizi yapmaya devam edeceğiz.