Müjdeler olsun, şehrimiz Milli Eğitim Bakanlığı’nın “özel statülü” proje okullarından birine kavuşmak üzere…
Az sayıdaki ilde 34 okula vuran piyangonun Kastamonu’ya da çıkması büyük şans şüphesiz.
İmam Hatip Fen ve Sosyal Bilimler Lisesi ile tanışacağız kısa süre içinde, büyük olasılık, 2017-2018 eğitim döneminde açılacaktır, TEOG’la il dışından da öğrenci alacak çünkü…
Yüksek puan almak şart.
Başka vilayetlerde açılan örneklerine bakınca, Kastamonu İmam Hatip Fen ve Sosyal Bilimler Lisesi’nin daha ilk günden ilimizdeki en donanımlı ve kapsamlı okul olacağı kesin…
Eğitim kadrosu alanında uzman ve başarılı öğretmenlerden oluşacak, daha güzeli ne biliyor musunuz, üniversite ile işbirliğine gidilip kimi derslere profesör ve doçentler girecek.
Altyapı hakeza…
Her türlü profesyonel hizmet, laboratuarlar, kütüphane, konferans ve etüt salonları, yurtdışı yabancı dil eğitim fırsatı hatta.
Pansiyonu da okula bitişik…
Üniversite misali, başka vilayetlerden gelen öğrencilere ev sahipliği yapacak.
Ortaöğretimde ilklerin yaşanacağı bir okul olacak…
Bakanlığın gözbebeği.
Diğer vilayetlerdeki okul yönetimleri yaptıkları açıklamada, geleceğin bilim insanlarını yetiştirmeye talip olduklarını kaydediyorlar…
Bizimki de bu alanda geri kalmaz muhakkak.
Bilim aşığı üniversitelerimizle, proje okullarımızla eğitimde çok anlamlı bir menzile doğru süratle ilerliyoruz…
Bugün ne yaptığımızı, yarım asır sonra baktığımızda çok daha iyi göreceğiz şüphesiz.
•••
Not:
Önceki gün konusu “üretim” olan bir konferansa katıldım…
“Üretici”nin ülkemizde izine nadir rastlanan ve hatta göze görünmeyen bir tür olduğunu bu sayede bir kez daha anladım.
Toplanılma amacı “üretim” olduğunu sandığım konferansta…
Açılış konuşması için ilk kürsüye çıkan üretici örgütü başkanı yaptığı selamlamada ne dekan ne sivil toplum örgütü başkanları ne de basınımızın güzide temsilcilerini bıraktı, ağzından tek kelam “üretici” kelimesi çıkmadı. Ev sahibi kurumu temsil eden akademisyen “Hocalarım, başkanlar, değerli konuklar” dedi, “üretici” demedi. Konuşmacı emekli akademisyen ise daha kısa kesti, “Arkadaşlar, katılımcılar” diyerek.
“Üretim” gayesi olmayınca, zaman da sere serpe şüphesiz…
Konferansın sunum kısmının başlaması için tam 43 dakika bekledik.
Meğer 36 dakika daha beklememiz lazımmış…
Araya “korsan” bir sunum girdi çünkü.
Gerçi iyi ki de girmiş…
Cumhuriyetin ilk yıllarındaki tarımsal eğitimi gösteriyordu slayttaki fotoğraflardan biri, laboratuvarda her öğrencinin önünde birer mikroskop. Sunumu yapan emekli akademisyen bu fotoğraf üzerine yaptığı değerlendirmede; okul açmakla, bina yapmakla bir yere varılamayacağını, aslolanın her öğrencinin önüne bir mikroskop koymaktan geçtiğini ifade etti.
Üniversitelerdeki “ikili öğretim” üzerine görüşlerini de açıkladı…
İlgilileri duymuştur umarım.
43 artı 36 dakika sonra “üretim” ile ilgili asıl sunum başladı başlamasına da bende vakit kalmadı…
“Üretim” beklemez ne de olsa, kalkmak zorunda kaldım.
Sunumdaki fotoğraflardan birinde Mustafa Kemal Atatürk vardı, Atatürk Orman Çiftliği’nde traktör üstünde; zihnime öylece bir kez daha çakılı kaldı…
“Üretim, üretim, üretim”.