İnebolu’dan 1989 yılında ayrılarak cebinde 50 Frankla Fransa’ya giden hemşehrimiz Recep Akın, bu ülkede 5 şirketi bulunan holding sahibi oldu.
İşte Recep Akın’ın müthiş başarı hikayesi…
Evrenye’de 1965 yılında doğan Recep Akın, Evrenye Ortaokulu’ndan mezun oldu,askerliğini piyade olarak Ankara Etimesgut’ta yaptı. 1987 yılında askerden terhis oldu ve babasının Evrenye’deki bakkal dükkanını işletmeye başladı.
1988 sonunda köyü terk ederek İstanbul’a gitti. En büyük hayali olan Fransa’ya gitmek için bir gemide çalışmak amacıyla gemi cüzdanı çıkardı.Evrenyeli bir armatörün gemisinde çalışmaya başladı. Çalıştığı gemi 4-5 sonra Fransa’nın Marsilya limanına yanaştı. Recep Akın için artık yeni bir yaşamın kapıları açılmıştı.
Fransa’da amelilik yaptı, en kötü şartlarda çalıştı; daha sonra paralı asker (lejyoner) oldu ve Afrika’da sınırları korudu, ceset topladı. Hemşehrimiz Recep Akın, 5,5 aylık lejyoner askerliğinin ardından ticarete soyundu.
Fransa’nın Martigues kentinin sanayi bölgesinde satın aldığı arsalar üzerine fabrikalar kurdu, PVC, alüminyum ve demir doğrama alanında başarılı çalışmalar yaptı. Fransız Ordusu başta olmak üzere üretiminin yüzde 98’ini Fransa’nın kamu kurumlarına satan Akın, sahip olduğu 5 şirketi ve 1 holdingiyle başarının cesarette yattığını ortaya koydu.
Her yıl İnebolu’ya gelerek Evrenye köyünde tatil yapan hemşehrimiz Recep Akın, başarılarla dolu hayat hikayesini Yeni İnebolu Gazetesine anlattı:
MARSİLYA’DA GEMİDEN KAÇTI
“Marsilya’da gemiden ayrıldım. Cebimde 50 Frank vardı, bugünün 7,5 Euro’su. Aynı gün 10 Nisan 1989’da babam ölmüştü. Babamın öldüğü gün ben gemiden kaçtım. Orada 1 sene boyunca sağda solda ne iş bulursam, amelelik yaptım, en kötü şartlarda çalıştım. Sonra birisi dedi ki, “Burada paralı askerlik var, sende de boy pos var” dedi. Artık başka çarem de kalmamıştı. Yapacak bir şeyimiz yok, tutunacak dalımız da yok. Ben de başvurdum. Zeka testi ve fiziki dayanıklılık testi yaptılar. Bu testin sonunda Temmuz 1990’da beni askere aldılar. Orada 4 ay eğitim aldık. O eğitimi 40 kişi içinde ikinci bitirdim. Fazla para veriyorlar diye görev için Afrika’yı istedim. 1990 sonunda beni BM askeri olarak Cibuti’ye gönderdiler. Orada 2 sene durdum. Daha sonra Etiyopya’da, Somali’de operasyonlara gittim. Ben orada 22-23 bin Frank (15 bin TL) civarında maaş alıyordum. İki sene de orada durdum. Afrika’yı tanımış olduk, açlık sefalet gördüm. Etiyopya’da iç savaş çıktı. Biz sınırları koruduk, oradaki insanlar açlıktan ölüyordu. Sonra Fransa’ya döndüm ve astsubay okuluna girdim. 1994 yılında astsubay çavuş oldum. Daha sonra Ruanda’ya gittim. Orada HutularTutsiler’i doğruyordu. Akşama kadar orada ceset, kol, bacak topladım. Biz de onları korumak için köyleri abluka altına alıyorduk. Ama bize rağmen yine de kesiyorlardı. Orada 1,5 ay görev yaptım ama benim hayatımın en zor 1,5 ayıydı. Tekrar Fransa’ya döndüm ve sonrasında Çad’a gittim. 1995 yılında 4 ay Çad’da durdum. Çad’dan dönünce Gabon’a göndereceklerdi ama ben kontratı uzatmadım ve askerliği bıraktım. Fransa’da 5,5 sene lejyoner askerlik yaptım.”
ASKERLİK SONRASI TİCARET
Lejyoner askerliğin ardından Düzceli Cemile Hanımla evlenen Recep Akın, ticaretteki başarı merdivenlerini nasıl çıktığını ise şöyle dile getirdi:
“Askerden çıktıktan sonra küçük bir şirket kurdum. Başka büyük şirketlere pencere takıyordum. Tek kişilik bir şirketti. Ben askere girmeden önce Çatalzeytinli bir arkadaşımla tanıştım. O beni biraz pencere işlerinde çalıştırmıştı. Orada biraz öğrenmiştim. Ben pencere takmaya başladım. Bir kişiyi işe aldım. 1997’de artık biraz büyümeye başladım. Küçük bir bürom vardı. Fransız bir kadınla tanıştım. İş arıyordu. Büyük bir şirkette senelerce ihale dosyaları hazırlamış. Ben de ihalelere girmek istiyordum. Kadını yanıma aldım. Birlikte ihale dosyaları yaptık. Bir müddet sonra ufak tefek işler almaya başladık. Sonra 2000 senesinde Martigues kentinden sanayiden 4 dönüm arazi aldım. 2005 yılında oraya 1500 metrekare yer yaptım. Sonra alüminyum doğrama makineleri aldım. Sonra ihaleler büyümeye başladı. Türkiye’nin Marsilya Konsolosluğunda 2006 yılında 29 Ekim resepsiyonuna katılmıştım. Orada Fransız subaylar da vardı. Oradaki Fransız bir albayı görünce hemen tanıdım. Lejyoner askeriyken birlikteydik. O da beni tanıdı. O zaman da ben Lejyon’un alayında bir ihaleye katılmıştım, onun sonucunu bekliyordum. Yaklaşık 1 milyon 300 Euro tutarında güzel bir işti. Meğer o albay da ihale komisyonu başkanıymış. Ona kartımı verdim. Ertesi gün bir tane başçavuş aradı beni. ‘Beyefendi ihaleyi siz aldınız, önümüzdeki günlerde size davetiye göndereceğiz, geleceksiniz sözleşme imzalayacağız’ dedi. Sonra albay aradı akşama doğru. Böyle bir şeyler çıkınca ben sana haber vereceğim dedi. Menfaat falan yok, tamamen gönül işi. Orayı çok güzel bitirdik ve adamlar çok memnun oldu. Ondan sonra askeriyede nerede ne iş varsa o albay emekli oldu gitti, başkalarına yönlendirdi, başkaları arıyor. Artık herkesi tanımaya başladım orada bu işlerle ilgilenen. Senelerdir böyle devam ediyor.
Daha sonra yanımdaki araziyi de aldım. Oraya da 1000 metrekare bir yer yaptım. İçine de 800 bin Euro’luk otomatik PVC hattı koydum. Makineleri İtalya’dan aldım. Burayı da 2010 yılında faaliyete geçirdim. Daha sonra üçüncü binayı da yaptım. Orada da demir işleri ve yangına dayanıklı kapılar yapıyoruz. Şu anda benim oradaki işimin yüzde 98’i kamu işleri. Benim holdingin dışında ayrı bir şirketim daha var. O şirket sadece şahıslara iş yapıyor.”
EMLAK ŞİRKETLERİ DE VAR
PVC, alüminyum, demir doğrama işlerinin yanı sıra dış cephe kaplama, cam giydirme, yangına dayanıklı kapılar yaptıklarını anlatan Akın, “Bunların yanında bizim emlak şirketlerimiz de var. Alıp sattığımız, tamir edip sattığımız eski binalar var. Bir arsa alıp, villalar yapıp satıyoruz. Fransa’da 5 tane şirketim ve 1 holdingim var. Sabit elemanlarımız 40 civarında şu anda. Bunların içinde mühendisler, mimarlar var. Ayrıca taşeron şirketlerimiz de var. Bu şirketlerde çalışan 150’ye yakın eleman var. Evrenye’den iki tane abimin oğlu Tuncay ve Turgut Akın benimle çalışıyor. Bir yeğenim daha Safa Kurtuluş da yanımda. Bizim üst kademe Fransız. Diğer çalışanlar da Türk ve Bulgar Türkleri. Portekizli, Arap, İspanyol da var” diye konuştu.
FABRİKALARINDA TÜRK BAYRAĞINI DALGALANDIRIYOR
Recep Akın, Fransa’nın Martigues kentindeki sanayi bölgesinde bulunan fabrika binalarının bahçesinde Fransız bayrağı ile birlikte Türk Bayrağını da gururla dalgalandığını kaydetti.
SİYASETTE VE SOSYAL FAALİYETLERDE DE VAR
Sosyal faaliyetlere de önem veren hemşehrimiz Recep Akın, siyasette de yer alıyor. Recep Akın, bu konuda da şunları söyledi:
“Belediye ile çok iyi ilişkilerim var. Orada bir partiye üyeyim. Bir ara benim belediye meclisine girmemi istediler ama benim girmedim. Çünkü girersem Belediyeye iş yapamazdım. Geçenlerde T.C. Marsilya Konsolosluğu Osmanlı Pulları sergisi için yer bulamamıştı. Beni aradılar, belediyeden yer bulmamı istediler. Gittim ben Belediye Başkanıyla konuştum ve yer aldım. Bu şekilde sergiyi açtık. Her sene Fransa’da Konsolosluk Kupası düzenlenir. Düzenleyen derneğin başkanı benim arkadaşım. Yer bulamamışlar, beni aradı. Orada Müslüman, İslam deyince kimse yer vermek istemiyor. Bana geldi, bir yer bulalım dedi. Belediyenin 4 tane pırıl pırıl çim sahası var. Oradan çim sahayı aldım. Kapanışta Belediye Başkanı da geldi, birlikte seyrettik. Orada Belediye Başkanının ve benim adımı anons ettiler, güzel bir etkinlik oldu.”
GENÇLERE TAVSİYELER
Evli ve 3 çocuk babası Recep Akın, başarıyı yakalamak isteyen gençlere tavsiyelerde bulunurken, “Allah sağlık verirse, gücün kuvvetin varsa her şeyi yaparsın. İnanç çok önemli, azim ve çalışmak çok önemli. Bir de zorluklar karşısında yılmamak. Bir yerde problem var, ben burayı aşamam, arkadan dolanayım, yok arkadan dolanma, burayı geç. Geçmek için ne gerekiyorsa onu yap. Bir de bir başarıyı yakaladın ve oraya çıktın mı orayı iyice güvenliğe almadan ikinci bir hedefe saldırma” ifadelerini kullandı.
Kadir YILDIRIM